SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İTK’

<< 1116 >>

باب: إذا أسر أخو الرجل، أو عمه، هل يفادى إذا كان مشركا.

11. KİŞİNİN MÜŞRİK OLAN KARDEŞİ VEYA AMCASI ESİR EDİLDİĞİNDE FİDYE ALINIR MI?

 

وقال أنس: قال العباس للنبي صلى الله عليه وسلم: فاديت نفسي وفاديت عقيلا. [ر: 411] وكان علي له نصيب في تلك الغنيمة التي أصاب من أخيه عقيل وعمه عباس.

Enes şöyle nakletmiştir: Abbas, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Ben kendim için ve Akil için fidye verdim" demiştir.

 

حدثنا إسماعيل بن عبد الله: حدثنا إسماعيل بن إبراهيم بن عقبة، عن موسى عن ابن شهاب قال: حدثني أنس رضي الله عنه: أن رجالا من الأنصار، استأذنوا رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالوا: ائذن لنا فنترك لابن أختنا عباس فداءه، فقال: (لا تدعون منه درهما).

 

[-2537-] Enes r.a.'den rivayet edilmiştir: Ensar'dan birkaç kişi Allah Resulü'nden izin isteyerek "İzin buyur da kız kardeşimizin oğlu Abbas'ın fidyesini almayalım" dediler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Onda almadık bir dirhem bile bırakmayacaksınız" buyurdu.

 

Tekrar: 3048, 4018

 

AÇIKLAMA:     Buharilnin, bu konu başlığı ile bir kimse akrabasına sahip olduğu zaman onun hür kalacağı" ile ilgili rivayet edilen hadisin zayıf olduğuna işaret ettiği söylenmiştir.

 

"Kız kardeşimİzin oğlu Abbas'ın": Abbas, Abdülmuttalib'in oğluydu. Bu sözü söyleyenler, kendilerinin Abdullmuttalib'in babasının dayıları olduklarını kastediyorlar. Hicret olayını anlatan hadisteki "Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dayıları Neccaroğullarının evinde konakladı" ifadesi de böyledir. Hz. Nebi'in gerçek dayıları Zühre oğullarıdır. Neccaroğulları ise Abdulmuttalib'in babasının dayılarıdır.

 

İbnü'l-Cevzi şunları kaydeder: Bazı muhaddisler, nesep ilmini bilmediklerinden ifadeyi değiştirerek "erkek kardeşimizin .. " demişlerdir. Halbuki Abbas, onların erkek kardeşlerinin oğlu değildir. Çünkü Ensar ile Kureyş arasında soy bağı yoktur. Kendilerine iyilik (minnet) olsun diye "kız kardeşimizin oğlu" demişlerdir. Çünkü "amcanı' deselerdi Hz. Nebi'e minnet etmiş olurlardı. Bu onlardaki zekelnın gücünü ve Hz. Nebi'e karşı nezaket ve saygılarını gösterir.

 

Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, din konusunda en ufak bir kayırma olmasın diye onların bu isteğini yerine getirmemiştir. Bedir savaşını anlatırken bu konuyu daha ayrıntılı ele alacağız. (bkz.4018.hadis)

 

Buhari bu hadisi burada zikrederek, anne tarafından olan yakınların hükmü ile asabenin yani baba tarafından olan yakınların hükmü arasında fark olmadığına işaret etmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

 

 

باب: عتق المشرك.

12. MÜŞRİĞİN AZAT ETMESİ

 

حدثنا عبيد بن إسماعيل: حدثنا أبو أسامة، عن هشام: أخبرني أبي: أن حكيم بن حزام رضي الله عنه أعتق في الجاهلية مائة رقبة، وحمل على مائة بعير، فلما أسلم حمل على مائة بعير، وأعتق مائة رقبة، قال: فسألت رسول الله صلى الله عليه وسلم فقلت: يا رسول الله، أرأيت أشياء كنت أصنعها في الجاهلية، كنت أتحنث بها؟ يعني أتبرر بها، قال: فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أسلمت على ما سلف لك من خير).

 

[-2538-] Hişam'dan rivayet edildiğine göre babası (Urve İbn Zübeyr) ona şöyle anlatmıştır: Hakim İbn Hizam İslam öncesinde yüz köle azat etmiş ve onları yüz deveye bindirmişti. Müslüman olduktan sonra yine yüz kölesini azat etti ve onları yüz deveye bindirdi. Kendisi şöyle anlatıyor: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e giderek "Ey Allah'ın Resulü! Benim Müslüman olmadan önce yaptığım bazı iyilikler vardı. Bunlardan sevap kazanır mıyım, ne dersin?" diye sordum. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen geçmiş iyiliklerinle birlikte Müslüman oldun" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'I-Müneyyir şöyle der: Bu olayla ilgili olarak ilk bakışta Buhari'nin bu başlıktan kastının şu olduğu anlaşılmaktadır: Müşrik, bir Müslümanı azat ettiğinde bu azadı geçerli olur. Bir gayrimüslimi az at edip sonra azatlısı Müslüman olduğunda yine böyledir.

 

"Sen geçmiş iyiliklerinle birlikte Müslüman oldun" ifadesi, gayrimüslimin Müslüman olmadan önce bu gibi davranışlarla Allah'a yaklaşmış olacağı anlamında değildir. Yorumu şudur: Gayrimüslim bunu yaptığında Müslüman olduktan sonra bunun faydasını görür. Çünkü iyilik yapmaya alışmıştır. Bu sebeple yeni bir gayrete ve çaba sarf etmeye gerek duymaz. Müslüman olduktan sonra, önceki yaptıklarından faydalanması dolayısıyla Allah'ın lütfuyla geçmişte yaptığı iyiliklerden dolayı da sevap alır.

 

Biz, Zekat bölümünde zikredilen bu hadisten çıkartılan diğer hükümleri anlatırken bunun yorumu ile ilgili başka cevaplar da vermiştik. (bkz.1436.hadis)